Ahilik Kültürü Haftası (08-12 Ekim)
Ahilik Kültürü Haftası (08-12 Ekim)
Ahilik, Anadolu Selçuklu Devleti’nin son dönemleriyle Osmanlı Devleti’nin kuruluş dönemi arasında güçlenen esnaf örgütüdür. Ahi adının “kardeşim” anlamına gelen Arapça “ahi” ya da “eli açık” anlamına gelen Türkçe “akı” sözcüğünden geldiği sanılmaktadır. Ahi teşkilôtının kökenine yönelik çok sayıda görüş vardır.
Bunlardan en çok kabul göreni; 13. yüzyılda yaşayan Ahi Evren adlı kişinin, Orta ASya’dan Anadolu’ya göç eden, esnaf ve zanaatkarları bir araya toplayarak örgütlemesidir. Ahilik kurumunun kurucusu olan ve “Ahı Evren” ismiyle ünlenen Şeyh Nasireddin Mahmut el-Hoyı, ilk eğitimini Yeseviliğin yaygın olduğu Azerbaycan’da aldı. Ona göre Ahiliğe girenlerin mutlaka bir sanat sahibi olması gerekir. Kitap yazmak yerine pratik hayata ağırlık veren Ahı Evren’in düşünceleri Anadolu’da hızla yayılmıştır.
Ahi teşkilatının vizyonu ” hep birlikte büyük hedeflere yürümek” mantığına dayanır. Bu vizyon, örgütü ileriye yönelten yol gösterici bir ışıktır. Dünyaya düzen ve hizmet verme iddiasında olan Ahiler, misyonlarını yerine getirebilmeleri için önce kendilerinin mükemmel olmaları gerektiğinin bilincindedirler. Ahi, önce kendisine çeki düzen vermelıdır kı; ınandırıcı olsun, hizmet edebilsin.
Bu bağlamda Ahi, şöyle nitelendirilmektedır: “Huyları güzel olan, zekatını veren, anne ve babasına ihsanda ve itaatte bulunan, komşusunu ağırlayan, eline geçeni veren, işlerini güzelleştiren, sözlerinde doğru olan, amellerini en güzel bir hale getirmeye çalışan, sırlarını saklayan, ahdi koruyan, sevgiye riayet eden, doğrulukta, arılıkta, muamelede bulunan, yalanı ve riyayı atan, helal kazanca koyulan, ulaşmak için arılaşan, haramı bırakan, halka ihsan eden, kendisinden çekilenleri dolaşan, ona vermeyene veren, zulmedeni bağışlayan, kötülük edene iyilik eden, hakikate giren, kardeşlerinin haklarını eda eden, komşularına karşı müsamahada bulunan, onlardan uzak olanı soran, yakındakini dolaşan, hastayı ziyaret edip halini, hatırını soruşturan kişidir.”
Ahiliğin temel kuralı alın teriyle geçinmektir. Yardımlaşma ve toplum düzenini koruma ilkeleridir. Ahiler, satın alma işlerinde birlikte davranır, kazançlarının bir bölümünü paylaşırlar. Bozuk veya hatalı mal satmazlar. Fiyatları hep birlikte belirlerler. Meslek kurallarına uymayan üyeler, yalnızca teşkilattan çıkarılmakla kalmaz, mesleklerini bulundukları bölgede bir daha yapamazlar.
Öteki lonca sistemlerinde olduğu gibi, herhangi bir yerde çalışabilmek için Ahi teşkilôtına üye olmak gerekir. Meslekte yükselmek usta-çırak ilişkisiyle olur. Ahi teşkilôtının üyeleri, eğitimli kişilerden ya da bulundukları yerdeki kadılardan okuma, yazma, müzik, tezhip, hat gibi genel kültür dersleri alırlar. Ayrıca bazı üyeler ata binme, kılıç kullanma gibi ) askerlikle ilgili alanlarda da eğitilir. Ahiler, savaş dönemlerinde, çoğunlukla yaya olarak savaşa katılır.
Zaman içinde değişime uğrayan Ahi teşkilatı, 17. yüzyılda loncalara dönüşmeye başladı. Osmanlı Devleti’nin gerileme döneminde tümüyle dağılarak loncaların içinde kayboldu. Daha sonra az sayıda kalan Ahi teşkilatları, 1925’te kapatıldı. Bununla birlikte Ahilerin ticaretle ilgili kural ve ve ideallerinin etkisi, kooperatif, sigorta ve bankacılık sistemleri gibi alanlarda günümüze kadar sürdü.
Kırsal bölgelerde hôlô görülen imece gibi adetlerde de Ahiliğin günümüze kadar gelen etkisini görmek olanaklıdır. Ahilik, Türk illerinde yayılmış bulunan “mesleki” karakterli kurumlardır. Bu birlikler, başta mensupları olmak üzere, insanlar arasında dayanışma ve yardımlaşma kurmaya çalışmışlardır.