Anayurt – Mehmet Faruk Gürtunca
-Bugün-
Dicle, Seyhanla Toroslar… Kızılırmakla Fırat,
Şaha kalkmış başı karlar dolu yüksek Ararat,
İzmir”in engin üzüm bağları, Antalya, Hatay,
İşte hür yurdumun üstünde gezen sevgili ay…
İşte şarkında büyük Van gölü, garbında Meriç!
İnce bir tül gibi işlenmede her kalbe sevinç!
Herkes atmış yüreğinden koca hicran ağını,
Kızların çehresi andırmada gül yaprağını!
Yaşlı gözler güler olmuş… Saçı akpak nineler,
Demiyorlar: Senelerdir bu yürekler inler!.
Gitmiyor genç eri yadellere artık şu dulun,
İşte gül bahçesi olmuş önü binbir okulun!
Çeyzinin üstüne yaşlar akıtan kızlar yok,
Yok elemler dağıtan, gam dağıtan rüzgar yok,
Yok, o zemzem diye her gün su veren şeyhin eli,
Bir sevinç şarkısı halinde uçar ülke yeli!..
Dünkü kerpiç, basık evler ne güzel şenlenmiş,
Tam otuz beş bin olan her köye cennet denmiş!
Çekmez olmuş kara gurbet oylun üstünde bir ah,
İşte yurdun doğuyor üstüne hulyalı sabah!
İşte her şehrimizin gökleri nurlar doluyor,
Yılların ördüğü mazi denilen renk soluyor!
Bakın askerliğe koşmuş vatanın erlerine,
En az on beş yıl olan gam dolu gurbet yerine
On beş ay askeri olmuş vatanın bak, şu çocuk,
Ne Yemen var, ne de Balkan… Ne yakınlaşmış ufuk!
Dümdüz olmuş ve geçilmez koca dağlar, taşlar,
Şaha kalkan yüce dağlar gibi kalkmış başlar!.
Erzurumdan Mericin üstüne gelmiş demir ağ,
Her tünel bir dağı yapmış köye zengin memba!
Öğrenilmiş: Oto, tayyare, buhardan makina,
Geziyor köylü çocuklar da vatandan vatana!
Koca dünyalara meydan okuyor Türk eri bak!..
Kararan ülkeyi yapmış ta güneşler yeri bak.
Uçuyor ruhu semamızda mukaddes (Ata)nın,
Nerde bilmem eşi dünyada, bu eşsiz vatanın?.