Belalı Aşklar Gazeli – Hüseyin Yurttaş
O masum çocuk bakışlarıyla başlar
Çıkmazlara saplanacak en koyu aşklar
Sevinçle serpilir kuytularda, gözden ırak
Suçlansa da büyür sevgi, gizli ya da aşikar
Boşanır yürekte zincir, kopar kelepçeler
Köpüren sevda selidir, bendleri aşar
Kuşkunun akrebidir, durur taşın altında
İki gövde bir iken, ansızın ordan çıkar
Yüreğe akan zehir, zehiri akıtan iğne
Güneşe çekilen perde, ışığa örülen duvar
O karanlık kapılar, girilen sonsuz dehliz
Bütün yollar kapalı, mevsim kış, her yer kar
Dişler kamaşır tadından o yasak meyvenin
Oysa her büyük günahın sonunda mutlak ölüm var
Cinnetin kıranından geçilir, sokaklar bile kan
Biter mi belası aşkın, nelerle yüklüdür rüzgar
Kim ola uslanan, çılgınsa yaşamın ta kendisi
Akmadan kan, boşalmadan son kılcal damar
Kemikler sürme olmadan, külleri savrulmadan
Unutulmaz o yangın, güze erse de bahar