Dalda – Oruç Aruoba

– Enis’e –

Ondan…Buradayım:
Uyurum belki bir gün.

Belki bitiririm bir gün delik deşik kozamı
dökülüp gitmeden bütün dut yaprakları.
Bir gün
bir güç bulur içimde
son bir gayretle.
Son salgılarımı gezdirir
deliklerimde tırtılım
tıkar gediklerimi.

O zaman büzülür, dalarım uykuya –
eski beni yokedecek
yeni beni varedecek:
Bomboş, dopdolu seslerden,
esintilerden uzak
içinde gittiğim oluştuğum.

O uyku:
Bembeyaz.
Benden önce de uyunmuş
benden sonra da uyunacak.
Simsiyah.
Korkulacak, özlenecek –
eskileri geride bıraktıracak
yenileri geri getirecek o uyku.

O uyku:
Verimsiz, çiçek dolu.
Grilerden, renklerden uzak
içinde yittiğim
oluştuğum – olduğum o uyku.

Uyanışı var mı, olacak mı?
belli olmayan:
Belki çürüyüp kuruyup içinde yiteceğim
belki kanat takıp içinden çıkacağım o uyku.

Herşeyi, herkesi geride bırakabileceğim –
Yalnızca yeni ben, onun yeni gökyüzü
yeni kanatları, rengarenk
geniş, gergin.

Neleri, kimleri bırakıp ilerlediğim –
neleri, kimleri anımsadığım, özlediğim belli olmayan:
hiç olmadığım, hiç olmayan o uyku.

Hiç olmadı, belki hiç olmayacak
o renkli güçlü kanatlar
o hafif esintili uçuş
o aldırmaz bakış –
olmadı, hiç olmayacak.

Zaten tırtılım da kozam da
olmadı benim hiç –
kelebeğim, hiç:

Ben zaten hiç olmadım.
Hep vardım oysa ki.

O uyku:
yokolmam ile varolmam arasındaki köprü
beni en baştan yaratacak dürtü –
hiç olmadı.

Hep vardım oysa ki:
Hep arayarak
dingin seslerden çıkıp gelecek bir tınıyı:
Beni varedecek, kanat olacak,
açılacak, yayılacak, acılı olacak
sevinçli bir tını.

Hep olan
Hep olacak.

O tını:
Uykum boyu beni oluşturacak
sonra bırakacak varolmayı bana
uyandıktan sonra:
Yoktu, olmayacak.

Uyuyamadığım
uyanamadığım
o uyku:
olmadı, yoktu,olmayacak.

Sosyal Medyada Paylaş :