En İyi Güne Övgüler – Pablo Neruda
En iyi gün tan atmadan önce başlar ve geceden sonra biter.
En iyi gün karanlık süngerlerinin arasına fırlatır
oklarını ve işte karşımızda, en iyi gün,
iyi bir yoldaş gibi, ayakta durur yol ortasında.
Bu mutlu zamanı haber verir belirtiler ama kimse derlemez onları.
Kim okur kayan yıldızların alfabesini?
Hiç durup çözmedin sokaklara dökülen küçük öncü belirtileri.
Son rüzgarların temel gülünü de incelemedin.
Ne önemi var ey sevinçli gün!
Şafağın gönderinin tepesine çekildin ve böyle
göründün, güler yüzlü savaşçı.
Uyandıklarında buğdayların çiyi titretirsin.
Aydınlığın meyveleri boyar ve yollarını
yitirmiş arıların kanatlarını açarsın.
Ve vadideki o sarı çiçeğin benzeri yoktur çünkü geceleyin
apaydınlık parmakların beklemiştir başında.
Yayılmış gök, açık gök;
genç kız ağır geniş adımla iner yaprakların kokusu içine.
Solunan hava soluklaşmaz,
havada gerçek menekşe rengini korur.
Kasaba, ah! o billur taşra,
bir türlü satın alınamayan bronz çanın
açılışını yapar ve sandalın sahibi,
yoksullukların kıyısından dalgalandığını görür
denizin ıslak zümrütleri arasında
yelkenlisinin beklediği yelkenin.
Küçük kız, küçüğüm, gezme günüdür bu gün,
kovmalısın kederini ve göğsün iki dirhem
bir çekirdek giysinin altından dikler iki ak tomurcuğu.
Yiğit dost, uzak dost, sevgili köpük,
bugün sevincin sana getirdiği mektubu, haberleri alırsın:
Gerardo, sarhoş herif, eski dostum.
Biliyorsun, Thomas başını sokacak bir yer buldu.
Federico, Juanita, herkes memnun.
İşçiler pişman değiller bu günün tatil olmasına
ve içleri sızlar yaygaracı yumurcakları beklerken.
Bir çiçek süslüyor yoksulun barınağını
bu huzurlu saatlerde ve her yeri örümcek ağı bağlayan
yıkıntı eve gün ışırken sabah ya da gün batarken
akşam barınaksız bir umudu saklayan iki sevgili girer.