İstanbul’da Bir Akşam – Hamdullah Suphi Tanrıöver
Karşı evlerde ağlayan bir ses,
Bir küçük nağme-i şrkeste-heves,
Eskimiş bir sükût içinde yürür,
Kapılar örtülür; sokaklarda
Mütefekkir ve muhteriz, tenhâ
İki, üç pây-i mâtemî sürünür.
Beldenin ufk-ı iğtirâbında
Âteşîn bir güneş ufûl etmiş
Sanki a’sâr içinde zâil olan
Bir yığın kanlı râyet-î giryân
Düşen ebada hep nüzûl etmiş,
Akşam olmuştu. Penbeliklerde
Parçalanmış dumanlı yelkenler
Gibi bir çok sehâb-ı efsürde
Bir betâetle eyliyordu güzer
Eve nisyân içinde bir düşkün,
Sanki bir cebhe-î emel-mehcûr,
Bir siyah tayf-ı münfail, meksûr
Gibi ben avdet eyliyordum o gün.
Müşteki bir heves-i gam dökerek
Bir kadın geçti. Bakmadantanıdım,
Ben onun eski âşinâsıydım.
Yine bî-çâre kollarında onun,
Vardı bî-tâb ü münkesir, o melek,
Hasta bir tıfl-ı sâkit ü mahzûn.
Bu senin nuhbe-i hayâlindi.
Bu ümîdin ki böyle kaldı sakat,
Sana bir yâd-ı mâtemî ebedî.
Sana ben kalben ağladımdı, fakat
Acı bir hisle muztarib, küskün
Söylüyordum yavaş yavaş tekrâr:
Herkesin kollarında böyle, bugün
Müteverrim, sakat çocuklar var.
Hamdullah Suphi Tanrıöver