Koşma (I,II,III,IV,V,VI) – Karacaoğlan
I
Ala gözlü nazlı dilber
Sen d(e) olasın benim gibi
Zülfün dökük boynun bükük
Sen d(e) olasın benim gibi.
Bahçende güller bitmesin
Dalında bülbül ötmesin
Kapından cerrah gitmesin
Sen d(e) olasın benim gibi.
Gül yerine diken bitsin
Kuşyerine baykuş ötsün
Gözün yaşı sele gitsin
Sen d(e) olasın benim gibi.
Karac’oglan der mert gibi
Yanar yüreğim od gibi
Bir ok yemiş bozkurt gibi
Sen d(e) olasın benim gibi.
II
İzin ver hey ağam ben de gideyim
Ah çekip de arkam sıra ağlar var
Bakarım bakarım sılam görünmez
Aramızda yıkılası dağlar var.
Coşkun sular gibi akıp durulma
Kuru yaprak gibi esip savrulma
Nerde güzel görsen ona çevrilme
Bizim ilde cana kıyar beyler var.
Karşıdan karşıya yanar bir ışık
Bunu söyleyenin dilleri aşık
Bir bugday benizli zülfü dolaşık
Gitme diye beni yolda eğler var.
Karac’oğlan der ki kendim öğeyim
Taşlar alıp kara bağrım döğeyim
Güzel sevme derler nasıl sevmeyim
Kaşlar arasında çifte benler var.
III
Bad-ı saba selam söyle o yare,
Pek göresim geldi illerimizi.
Gönül arzu çeker ama ne çare,
N’ideyim tutan var yollarımızı.
Acem şahı bize name gönderdi,
Gam leşkerin üstümüze dönderdi,
Zalim felek bizi yaktı yandırdı,
Savurdu havaya küllerimizi.
Yüküm gamdır gam alır satarım,
Pervaneler gibi yanar tüterim,
Kıyamette yakasını tutarım,
Vermesin hoyrata gönüllerimizi.
Karac’oğlan der ki gümanım yoktur,
Gayri rakiplere amanım yoktur.
Sılaya varmaya dermanım yoktur
Nazlım beklemesin yarini.
IV
Eğer benim ile gitmek dilersen
Eğlen güzel yaz olsun da gidelim
Bizim iller kıraçlıdır aşılmaz
Yollar çamur kurusun da gidelim.
Aşamazsın Karaman’ın ilini
Köprüsü yok geçemezsin selini
Gerdan yaylasının Perçem belini
Lale sümbül bürüsün de gidelim.
Sökülsün dağların buzu sökülsün
Öne insin, çöl ovaya dökülsün
Erzurum dağının karı çekilsin
Ak koyunlar yürüsün de gidelim.
Karac’oğlan der ki buna ne fayda
Hiç rağbet kalmadı yoksula payda
Bu ayda olmazsa gelecek ayda
Onbir ayın birisinde gidelim.
V
Seherden uğradım dostun köyüne“
Hoş geldin sevdiğim, in!” dedi bana.
Domurcuk memesin verdi ağzıma,
“Yorgunsun sevdiğim, em!” dedi bana.
Benim yârim gelişinden bellidir,
Ak elleri deste deste güllüdür,
İbrişim kuşaklı ince bellidir
“İnce bellerimi sar!” dedi bana.
Benim yârim bana yalan söylemez.
Söylerse de gıybetimi eylemez.
İl yanında ikrârını söylemez
“İlleri uyut da gel!” dedi bana.
Mestine de deli gönül mestine,
Âşık olan gül gönderir dostuna.
Telli mahramasın attı üstüme
“Terlersen sevdiğim, sil!” dedi bana.
Karac’oğlan, sırrın kime danışır?
Siyâh zülfü mah yüzüne kıvrışır.
Ayrılanlar elbet bir gün kavuşur“
Ağlama sevdiğim, gül!” dedi bana.
VI
Yüceden mi geldin sen seher yeli
Daha dostum eller ile gezer mi?
Solmuş derler gül benzinin iziği,
Daha dostum eskisinden güzel mi?
O ne dedi, sen ne dedin varıncak?
Oğlan aşık mısın? Dedi görüncek
El kavuşturup divanına duruncak
Daha dostum eskisinden güzel mi?
Kolda götürürüm yavrı baz gibi
Yüzerim göllerde boymul kaz gibi
Bahçandan açılan top nergiz gibi
Toplar toplar, dost zülfüne dizer mi?
Karac’oğlan, gider kendi yoluna
Çiğ ibrişim pek yakışır beline,
Divitin, kalemin almış eline;
O dost bizi defterine yazar mı?