. Melih Cevdet Anday – Hayatı ve Eserleri

1915’te İstanbul’da doğdu. Ankara Gazi Lisesi’nden 1936’da mezun oldu. Oktay Rifat ve Orhan Veli okul arkadaşlarıydı. 1938’de sosyoloji öğrenimi için Belçika’ya gitti. İki yıl sonra II. Dünya Savaşı çıkınca zorunlu olarak yurda döndü. 1942’den başlayarak Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı Yayın Müdürlüğü’nde danışmanlık, Ankara Kitaplığı?nda memurluk, gazetecilik yaptı. Daha sonra İstanbul’a yerleşti. “Akşam”, “Büyük Gazete”, “Tanin” ve “Cumhuriyet” gazetelerinde fıkra yazarlığı, sanat sayfası yöneticiliği yaptı, denemeler yazdı. 1954’te başladığı İstanbul Belediye Konservatuvarı Tiyatro Bölümü fonetik-diksiyon öğretmenliğinden 1977’de emekli oldu. 1964-1969 arasında TRT Yönetim Kurulu üyeliğinde bulundu. 1979’da UNESCO Genel Merkezi Kültür Müşaviri olarak Paris’e gitti. “Ukde” adlı ilk şiiri 1936’da Varlık dergisinde çıktı.

İlk şiirlerinde hececilerin biçim ve tema özelliklerini benimsedi. Gizemci denebilecek bir duyarlılıkla nesneleri sıralayan, çevresine çocuksu bir şaşkınlıkla bakan bu şiirlerin ayırıcı yanı, uyaklı yazılmalarına rağmen uyağa bağlı olmamaları. Orhan Veli ve Oktay Rifat’la ortak eserleri “Garip”teki (1941) şiirlerinde çocuksu şaşkınlığın bilince dönüştüğü, uyakların aşıldığı ve ölçünün kırıldığı görülür. Bu ilk dönem şiirlerinde yer yer Dadaizm’den etkiler hissedilir ama belirleyici değildir. Başlangıçta çocukluktan beri arkadaş olduğu Orhan Veli ve Oktay Rifat’la aynı şiir çizgisinde yürüdü. Ama Veli ve Rifat’tan “duygu” bakımından ayrıldı. Şiirlerinde duygu, düşünceyle gelişir, hatta düşünceyi hazırlar. Düşünce ögesi duygularını hep ayrıntıdan kotarır. “Telgrafhane” ve “Yan Yana” kitaplarındaki şiirlerle bu kez, toplum ve insan değerlerini savunan, kavgacı bir şiire yöneldiği dikkat çekti. Duyguya toplumu da eklediği bu dönem kitaplarından “Yan Yana” sakıncalı bulunup toplatıldı ama beraat etti. Lirizme karşı çıkmasına rağmen, toplumsal güçlüklerin içe akışı olarak gördüğü bu unsuru şiirlerinde kullanmaktan geri durmadı. 1960 sonrası şiirinde bu kez mitolojik unsurlar görülmeye başlandı. “Kolları Bağlı Odysseus” (1963) ile başlayan bu süreçte, Anadolu’daki eski Yunan kültürü ile yaşadığımız tarihsel ve güncel koşullar arasında bir metafor kurmayı istedi.

1975 sonrası eserlerinde yeni sorularla yeni arayışlara yönelmek isteyen bir şairin aynı zamanda bir filozofun ve halk ermişinin sesi duyulur. Mitologya serüvenine Doğu kültürleri unsurlarını da katmaya başlar. Şiirindeki bu gelişme denemeleri ve romanlarında da hissedilir.

ESERLERİ / ŞİİRLERİ
– Garip (Orhan Veli ve Oktay Rifat’la birlikte 1941)
– Rahatı Kaçan Ağaç (1946)
– Telgrafhane (1952)
– Yan Yana (1956)
– Kolları Bağlı Odysseus (1963)
– Göçebe Denizin Üstünde (1970)
– Teknenin Ölümü (1975)
– Sözcükler (eski kitaplardan derlenenler ve yeni şiirlerle 1978)
– Ölümsüzlük Ardında Gılgamış (1981)
– Tanıdık Dünya (1984)
– Güneşte (1989)
– Yağmurun Altında (1995)

ROMANLARI
– Aylaklar 1965
– Gizli Emir 1970
– İsa’nın Güncesi 1974
– Raziye 1975
– Yağmurlu Sokak 1991
– Meryem Gibi 1991

DENEME YAZILARI
– Doğu-Batı (1961)
– Konuşarak (1964)
– Yeni Tanrılar (1974)
– Sosyalist Bir Dünya (1975)
– Dilimiz Üstüne Konuşmalar (1975)
– Maddecilik ve Ülkücülük (1977)
– Paris Yazıları (1982)

TİYATRO ESERLERİ
– İçerdekiler 1965
– Mikado’nun Çöpleri 1967
– Dört Oyun 1972

GEZİ YAZILARI
Sovyet Rusya, Azerbaycan, Özbekistan, Bulgaristan, Macaristan (1965)

ÖDÜLLERİ
* 1967-68 İlhan İskender Armağanı Mikado?nun Çöpleri adlı oyunuyla
* 1970 TRT Sanat Ödülleri Roman Armağanı Gizli Emir adlı romanıyla
* 1973 TDK Çeviri Ödülü Tarjel Vesaas?dan çevirdiği Buz Sarayı romanıyla
* 1976 Yeditepe Şiir Armağanı Teknenin Ölümü şiir kitabıyla
* 1978 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü Sözcükler şiir kitabıyla
* 1981 İş Bankası Büyük Ödülü Ölümsüzlük Ardında Gılgamış şiir kitabıyla

Sosyal Medyada Paylaş :