. Nef’i – Hayatı ve Eserleri
(1575-1635)(17. yüzyılda Divân şâirleri) Türk divan şiirinin en büyük ustalarından biri olan Nef’î, Erzurum’un Hasankale bucağında doğdu. Asıl adı Ömer’dir. Babası Ah-med Bey, Kırım Hanı Canıbeg Giray’ın nedimi idi. Kırım Hanı’na sunduğu kaside ve şiirlerden onun da bir şair olduğu anlaşılıyor. Doğum tarihi kesin değildir. İyi bir öğrenim görmüş olan Nef’î, Arapça ve Farsça biliyordu. Kırım Hanı’nın tavsiyesiyle Sadrazam Kuyucu Murad Paşa onu himayesine almış ve İstanbul’a göndermiştir. İstanbul’a gelince I. Ahmed’e sunduğu kasidelerle dikkati çeken Nef’î kısa zamanda meşhur olmuştur. “Nef’î” mahlasını ona dostu ve koruyucu olan tarihçi Gelibolulu ÂH takmıştır.
II. Osman, I. Mustafa ve IV. Murad devirlerinde İstanbul’da yaşayan Nef’î, en çok IV. Murad devrinde itibar görmüş, şöhret kazanmış, yine onun devrinde Bayram Paşa tarafından boğdurulmuştur. Nef’î’nin boğulmasına çok sert ve kerkin hicivleri sebep oldu. O hiciv edebiyatının bir kurbanı, bir mazlum kahramanıdır. Gerçi bazı hicivleri ‘yergi’ niteliğini aşıp ‘sövgü’ hâlini almıştır, yerdiği kişiler de devletin en üst kademedeki yöneticileridir ama, o çağa Özgü ortam ve anlayışa rağmen, bu akıbeti hakketmemiştir. Nef’î, padişahtan başka bütün devlet adamlarını çok ağır şekilde hicvederek.onları kızdırmış, kendine düşman etmiştir. Nef1 î’ye karşı duyulan ortak kini, sağlığımda yazılmış şu Farsça beyit çok iyi gösterir: “Adı Nef’î olan o hicivci şairin öldürülmesi, tıpkı engerek yılanının öldürülmesi gibi, her dört mezhepte vaciptir.”
Nef’î hicivlerini “Siham-ı Kaza” (Alınyazısı Okları) adlı eserinde toplamıştı. IV. Mumâ bir gün Beşiktaş’taki sarayında bu eseri okurken tahtın yakınına bir yıldırım düşmüş, oadişah da bunu bir uğursuzluk saymıştı. Nef’î’yi huzuruna getirterek artık hiciv yapmamasını tenbih etmişti. Bu olay üzerine devrin şairleri şu beyti söylemişlerdir: Gökten nazire indi siham-ı kazasına Nef’i diliyle uğradı Hakk’ın belâsına. Nef’î tövbe etmişti, ama alışkanlık yüzünden sözünü tutamamış, sadaret kaymakamı layram Paşa için ağır bir hiciv yazmaktan «odini alamamıştı. Bunu haber alan padişah %e’ î’yi çağırtmış, yeni bir hicvi olup olmadığını sormuş, o da sunturlu bir küfür gibi «tart hicvini cebinden çıkarıp padişaha göstermişti. Sultan IV. Murad önce hicviyesini kepte dinlemiş, ama aynı hicvi Bayram Paşaya agösterince, onun yalvarmalarına dayanamayarak Nef’î’yi ona teslim etmişti. Bayram Paşa da bir fetva alarak büyük şairi boğdurmuş ve cesedini denize attırmıştı.
Nef’î’nin iki üstün özelliği vardır: Birinci özelliği, şiirlerindeki ihtişamlı ahenktir. Onun mısralarında söz ve ses en güzel şekilde anlaşır ve kulakta hoş yankılar uyandırır. İkinci özelliği mecazlarındaki zenginlik, genişlik ve yüceliktir. Övgü ve yergilerinde en aşırı hayalleri en güzel bir ses ve us içinde verebilmektedir.
ESERLERİ:
Nef’î’nin biri Türkçe diğeri Farsca iki Divan’ı, hicviyelerini biraraya toplayan “Sham-ı Kaza” adlı bir eseri ve “Tuhfet-ül üşşak” adlı 97 beyitlik Farsça bir kasidesi vardır.
Türkçe Divan’ı 1 naat, 57 kaside, 119 gazel ie çeşitli kıtalardan ve 15 rubaiden meydana gelir.