Özeleştiri – Tayfun Talipoğlu

Gül derlemeyi bilmezdi bizim çocukluğumuz
Türkülerde dinlediği kadarıyla tanıdı pembeyi
Adam gibi sevmeyi
Sevdiği için ölmeyi duyduysa
Bir kaç masaldan
Hepsi o…
Bastığımız kaldırım taşı
Dipsiz bir karanlıktı
Slogan gibi çıkardı postallarımızın gıcırtısı
Sevdalanmak ayıptı
Vakit yoktu anasını satayım
Öyle bellemiştik
Yüreğimizden inanmasakta
Bütün kızlar bizim bacımızdı
Hesap soracak vurguncudan
Tefeciden
İntikam alacaktık işbirlikçiden
Kim ne derse desin değişecekti bu düzen
Bu uğurda girmediysen kavgaya
Adam sayılmazdın
Ne mahallende ne okulda
Aç kalmak en kalitesizini içmek cigaranın
Racondandı
Arta kalan yaşamın
Burjuva özentisi.
Yumruklaşmış ellerimizde
Tırnaklarımız avcumuzu parçalarken
‘Güneşi zap edeceğiz,
Güneşin zaptı yakın’ derken,
Kollarımız ne kadar gergin
Yüreğimiz ne kadar büyüktü
Sonra biz büyüdük
Büyüdükçe yüreğimizi küçülttük
‘Yaşamın farkına varın’dediler
Bizim yerimize düşüneneler
Öyle uygun gördüler
Acemi olduğumuzdan
Bu kirli dünyada
Kimimiz yitip gittik çarpık sevdalarda
Para kazanmanın erdeminden söz eder olduk
Kaybettiğimize inandığımız günleri yakalamak için olsa gerek
Emekle terleyeceğini düşlediğimiz ellerimize tutuşturulan
Yeşil yada kırmızı kağıtlarla yetindik
Ve anladık ki sevgilim
Biz birbirimizi hiç sevmemişiz
Ortasını çoktan geçtik şimdi ömrün
Bir parça şiir bir parça türkü
Nasırlaşmış yüreklerimizi açabilecekmi
Belki yanlıştı
Belki göremiyoduk olmazı
Ama doğru olan bir şey vardı
Sonuna kadar insandı yüreğimiz
Zulme direnecek kadar delikanlı
Bastığımız yeri titretecek kadar karalı
Ve kendimiz dışında herkese insaflı
Hangimiz özlemiyoz şimdi o yoksul kaldırımları
Olmadı
Olmadı biliyorumda
Bu intikam bizi çoktan aşmadımı
İşte yeniden başladık
Üstelik savaştıklarımızı tanıdık
Şimdi ayrı gibi dursakta
Ayrı ayrı yollarda
Biliyorum dostlar
Gönlümüz hala aynı kulvarda.

Sosyal Medyada Paylaş :