Özgürlüğe Doğru – Cahit Zarifoğlu
Bırakıyor ardından belalara beni
Tedbirim öldü gövdemin binası geçti.
Göğsümde ince gergin çelik bağcık
Tenimi bastıran içerilere.
Bağırıyor leylaklarım ağlıyor ağlıyor duvarlar
Çatlayacak gibi susuz düzgün ve biçimli sanatlar.
Çocuk yığılıyor kalp kalp üstüne konuyor
Bir baba damarı vuruyor sökülen nabzım.
Şimdi batar birkaç nesil azdıran bozgun
Simsiyah aklım ve beyaz bir nokta kalbim.
Kader akışı alkışlanıyor her kârım
Nazlı buluş git git kabarıyor dalgalar.
Çare yok gür gür bağıracağım yoksa bu sefil
İsyan yüklü gemi zor kayalıklarında gönlün.
Harp. Ezilen etim söğülen köpekliğin için değil
Güzel ölçülü zulmetmeden yeterince öldürüşüm.
Harp geliyor bir güzel bilendin mi kardeşim
Binlerce cilt tutuyor kılıçların hançerin.
I believe in you believe in we believe in
In la ilahe illallah la ilahe illallah.
Şimdi halk yüceldin guslet suyun götürmesiyle kuşan
Yüzün kolların ateş yakmaz başın ince ayakların.
Dünya bir konak bir konuk ölümsüz hayat içre
Geçildikçe hor öpüldükçe soyunur şehvete.
Şehvet ahırı değil yeryüzü
Domuz ahırı değil yer toprak.
İki bakışımın arasında bulduğun toprak
Dört köşe duvarlar siyah örtü ve göç sesleri.
Kapanıyorum kabul et öyle buyur
Bin açılı örtüye daha sar beni.
Bin yıl bin daha
Dursam kapında.
Sayısız perdeden bir perdecik kalksın için
Başım yüzüm kızarır haddim olmaz aslında.
Sakin ve gövdemin mızraklarını döken bir geliş
Vara gele ancak birkaç ağaç alıyor göğsüm.
Sakin ve daha sakin mızraklarım dökülsün daha
Aniden çıkıp havlayan köpekte emanet bugün.
Binbir helak ve Allah selamıyla girilen ovada
Bir dağ gibi diz çök kendine ırmak ol tut tut bırak yıldırımları.
Sakin daha sakin kımıltı yok bakışında
Bırak toprak altında göl olsun gözyaşın.
Bir çeşit isyandın gönül ağlaması ilacın
Destur. Nice uzlet makamından geçersin şimdi.
Şimdi çağırıyor o güzel aşka beni yalvarıyor beni
Duruyorum ve çeşit çeşit ölüm omuzumun binileri.
Bu ova cennet olmalı sayımızca bir cennet safı
Bu çukur ateş olmalı sayımızca bir cehennem safı.
Ya bu yol. Ayağın sahibi gövdeden habersiz yürüdüğü
Gövdenin ayağa merbut ayağa dönük ayak kesildiği.
Sen gönlünü yukarıya bil.
Bir dağ nasıl söylerse öyle söyle
Bir dağ nasıl inlerse başla öyle
Ey zarif sen de ata yoluna meylettin
Korkarım binbir belaya dayanmaz sıkletin.