Şırıltılı Şiir – Sadettin Kaplan
Şair kelime avcısı
Kelime, yaramaz kelebek.
Örselemeden kanatlarını,
Alıp da yerine koymak gerek.
Şunu şuraya
Bunu buraya
Bir de bakıyorsunuz bir mertek
İtip elifleri girmiş araya
Yarı açık beyanları,
Kalemimden kayanları
Bazen şiir sanıyorum…
Her satırı bir mısra,
Birkaç mısrayı şiir görüp;
İçimde eğirip, örüp
Kağıda abanıyorum.
Bir sigara yakıyorum,
Yazdığıma bakıyorum;
Hayret! Bu mısrayı ezelden,
Teyzemin oğlu gibi tanıyorum…
Boyuma, posuma, yaşıma bakıp;
Şiir yazdığıma utanıyorum…
Hanım hanımcık kadınlar,
Aklı başında görünen adamlar,
Bir elleri şakaklarında,
Bir ellerinde kalem;
Şiir yazıyorlar Allahü alem…
Bir sen varsın sevdalım,
Bir de şiir dili var…
Sarışın kuşluklar, erguvan akşamlar…
Devrilmiş cümleler, kırılmış kelimeler,
Daha neler neler…
Ya berisindesniz Sırat’ın, ya ötesinde;
Hıdırellezli gülüş, masivadan ağıt…
Toz duman içinde sözler.
Sanki biri demiş ki, ortalığı dağıt…
Ötelerden ayrı teller tıngırdar;
Kapadokya gülleri, al atlı Agamemnon…
Tak zilleri rezilliğe oyna;
Ayılana gazoz, bayılana limon…
Varsın arılar ölsün polenlerde;
Kaç şiir boğazladık geçen şölenlerde?
Nefsimizi körledik, seyirciyi sağırladık;
Dizdize, bizbize şiiri ağırladık…
Yenildi, içildi,
Edeb yahu! Diye haykırdıkça edebiyat;
Bir şölende kırk şiirin ırzına geçildi…
Ne kadar da çok şair var…
Araştırmalara göre,
Fert başına ülkemizde bir şair…
Sana ne be birader,
Kanun mu var kimsenin
Şiir yazmayacağına dair?
Babanın oğlu değil ki,
Gidip gırtlağına sarılasın.
Nazın geçmez ki darılasın…
Elin oğlu, Allah’ın kulu,
Şiir yazıyor inadına;
Taze taze, sulu sulu.
Bazen renkli ve kokulu.
Diyemezsiniz ne bu heyecan?
Sormazsınız, bunlara ne olmuş da,
Şiir yazıyor canı sıkılan.
Kahvede, vapurda, dolmuşta…
Harıl harıl, şarıl şarıl
Kıskandın mı kuzenim?
Sen de kalemine sarıl…
Demesinler sustu,
Sanmasınlar küstü…
Nasıl olsa, şiiri gelen şırıldatıyor
Şurda burada ayaküstü.