Yalnızlık – Murathan Mungan
Ben ne zaman yalnız kaldım, bilmiyorum.
Ne tuhaf, vaktim olmazdı yalnızlığı bunca bilirken
kendimi hiç yalnız sanmazdım çevremde hep birileri vardı,
ben hep birilerinin yanındaydım.
Günler belirsiz bir gelecek için
Neredeyse kendiliğinden hazırlanırdı.
Aramızda habersiz gidip gelen gündelik armağanlarla
kendi kendini taşıyan bir ırmağın akıntısında hayat
bizi kendi sahillerimize ulaştırırdı.
Bazı evlerden taşınırdık,
Bazı insanlar girip çıkardı hayatımıza bazı mektuplar alırdık,
Bazı sözler, çiçek selamları sonraları
bazı tanıdıklarımızın ölümleriyle de karşılaştık.
Elde olmayan nedenle sudaki halkalar gibi genişleyen
küçük alınganlıklardan büyük dargınlıklara vazgeçişler, unutuşlar,
Kayıplar birbirimizi çok sevdik hep
Yıllarla azala azala.
Şimdi ne zaman yalnız kaldığımı düşünsem,
yalnız olmadığımı kanıtlamak istiyorum kendime
eskiden iki albüme sığdırdığım hayatım,
şimdi sığmıyor eskilenlerle çoğalmış fotograflara.
Telefonun başına geçiyorum
Alt alta dizilmiş onca ad arasında seken ömür parçası
Gün ölüyor meşgul numaralarla
Şimdi ne zaman yalnız olduğumu düşünsem,
şimdi ne kadar yalnız…
Yalnız olduğumu anlamam için beni hiç yalnız bırakmadınız.
Ben ne zaman yalnız kaldım, bilmiyorum her zaman yalnızdım, bunu biliyorum
Büyücü ellerimin kara sanatı yazı en çok ben onardım dostlukları,
En çok benim elim dikiş tuttu bağışlamasız sanarken kendimi.
En çok ben unuttum kalbimin benden sakladıklarını
Tığla içeri çektim takılmış kazakların ipini
denenmemiş başlangıçları göze aldım, hafifletilmiş hasarları,
görmezden gelinen enkazı mutfağı beklemek hep bana kaldı.
Bir şiirden bir romandan bir filmden çıkıp
Her seferinde aydınlık bir inat gibi yeniden karıştım hayata
Hiç el değmemiş gibi yeniden konuk geldim.
Odalarınıza, ruhlarınıza, buraya.
Eski aşklarım neredesiniz? Hepinizi çok özledim.
Şimdi birdenbire bir köşeden çıkıp bana, yalnızca, Merhaba, deseniz,
O zamanlar hiç mutlu etmediğiniz kadar mutlu edersiniz,
bir zamanlar bütün ağladıklarımı geri verebilirim size
sağ olun demenk isterim, sağ olun, sağ olun.
Sanki beni yeniden sevdiniz.
Ama biliyorum, pis bir yağmur başlıyor, şemsiyem yok yanımda,
yağmurda yürümekten nefret ederken, yürümekte ısrarlıyım gene de
isterseniz, kederdeki bütünlük, diyelim buna
ne kadar ıslansam, o kadar çıkacağım sanki
bir zamanlar çok daha bütün olduğumu sandığım
o yıkanmış zamanlara…
Yeni değil keşfine gençlik verilmiş gerçekler.
Her zaman yalnızdım, kitaplar kadar yalnız
Yalnızca yalnızlığımdan gürültücü bir kalabalık yaptım
Herkes için farklı aldanışlar kurtarılmış hayatlar yok pahasına.
Her zaman yalnızdım, yanardağlar kadar yalnız ey kafiye sevenler,
Şimdi beni gökyüzünde bir yıldız sananlar, yanıldınız!
Nankörlük etmeyeyim gene de,
Yalnızlığımı daha az hissettiğim anlarım oldu yalnız
Evimde hep aynı anda çalar telefonla kapı gene öyle oluyor;
Hiç yalnız bırakmazlar beni
Yalnızlık bilgisiyle çatılmış arkadaşlıkların korunaklı gölgesinde
Yalnızlık için çalar telefonlar kapılar
İstersen bana uğra, ya da,
Akşama buluşalım,
Ölmeden yapacak çok iş var.