Yapı – Ahmet Oktay
Beş metre ötemdeki yapıya bakıyorum;
Kaç TNT’lik imgelemi vardı acaba
şirket mimarlarının,
Berhava edildi kokular, renkler.
Koruluğun kaçışan hayalleri.
Yüzlerce fısıltı: yani sır veriş ve yalvarış
gülümseyiş ve öpüş.
Öfkeler de vardı elbet.
Aldatıldık, terk edildik
unutulduk da şöyle ya da böyle.
Anımsandık ve kutsandık.
Yıllar önceydi.
Denize inerken çamların ve çınarların sesini
dinleye dinleye.
Duvarın dibinden fısıldadı berduşun biri
elinde bir şişe kırmızı Marmara:
“Kuşlar kalmayacak ve tanklar geçecek
ben öleceğim üç bahara kalmadan
bu ağaçların kökünde
ve kurtulacağım selam durmaktan.”