Yaşamın İçinden – Şaban Gürtuna

Yıl, Bindokuzyüz elli iki
Ortalama bir doğum tarihi
Mevsimlerden yaz ,
Aylardan temmuz,
Yaz sıcağında,
Dünyaya gelmişim.
Buğday tarlasında
Hasat zamanı,

Armut ağacının dalına kurulan
Salıncak olmuş beşiğim.
Bir kilim parçası döşeğim.
Dolaşıp durmuşuz
Tarla,  bağ, bahçe
Dağ, taş
Ekmek için.

Kimi kez altın sarısı başakları
Toplamış anam,
Kimi kez tütün kırmış
Gece yarıları.
Sonra iplere dizmiş onları
Akşam karanlığına kadar,
Ellerine yapışan simsiyah zifir
Bazen ekmeğine karışmış,
Ailem yokluk yıllarında
Yoksulluğu böyle kovalamış
Uzun yıllar.
Ekmeğini buğdaydan,
Tatlısını bağdaki asmadan,
Eti yumurtayı tavuktan,
Süt ve peyniri koyunlarımızdan,
Yakacağını ormandan almış,
Ailem yıllarca böyle ayakta kalmış.
Aslında o zamanlar kıtlık da varmış.

Şehir on beş kilometre
Üç saatlik yolculuk sonucu varılırdı şehre
At sırtında ya da yaya.
Peşinden ağlardık büyüklerin
“Ben de şehre gideceğim” diye.
İsteğimiz büyük ölçüde kabul edilmezdi.
Biz evde kalırdık ninemle,
Pazar dönüşünü dört gözle beklerdik
Horoz şekeri, helva gelecek diye.
Çünkü bizim için bunlar en büyük hediye.

2012 / Nevşehir

Sosyal Medyada Paylaş :